Gecenin karanlığında...
















“Gecenin karanlığında üç atlı dörtnala sürüyorlardı atlarını. Yıldızların olmadığı, ayın da bulutların arasından ara sıra yüzünü göstererek gökyüzünü pek de aydınlatmadığı bir zamanda, gözleri karanlığa alışmış, sanki birer kanat takılmış da uçuyormuş gibi giden atlarıyla, sadece onlara ve hislerine güvenerek, dizginlerini sımsıkı tutuyorlardı. Üç atın üçü de sanki birbiriyle yarışır gibiydiler. Birden gökyüzünde bir şimşek çaktı. Ardından büyük bir gürültü duydular. Onu da yüzlerine tek tük düşen yağmur damlaları takip etti.”
İşte tam da o gece, o üç atlının atlarından birisi olmasaydı belki de “Bayatkulu’nun Sırrı” hiç olmayacaktı!

Teşekkürler...


Sayın İsmail KÜÇÜKKAYA'ya, Çalar Saat Programı ve FOX TV'ye teşekkür ederim...

Nasip, güzel kelime...

"Gönül Alan
ile başladı yolculuk, 
"Gönül Veren
geldi arkasından. 
"Hüzün Kaldı Geriye"den 
sonra biraz mola versem de 
"Dünyanın Ortasındaki Şehbal
yayımlandığında bayağı sevinmiştik. 
"Yüreğimi Yaktıkları Sene 1915
ise öncekiler gibi bazı yerlerinde gözlerim dolarak kelimelere dökülen cümlelerden ortaya çıkıverdi. 
Allah'a şükürler olsun ki bunları görmeyi nasip etti. 
Gönlü yazmaktan yana olan her kuluna bu duyguyu yaşatsın. 
Umarım bu kitapları okuyanlar da beğenmişler veya beğeneceklerdir. 
Beğenmeseler de gönüllerine sağlık... 
Selam ve saygılarımla...

"Yüreğimi Yaktıkları Sene 1915" yayımlandı...

Bu kitabı okurken Van Gölünün kıyısındaki köylerinde kendi hallerinde hayatlarını sürdüren bir Türk ailesinin seferberlik ilan edilmeden önceki ve sonraki yaşantıları ile Birinci Cihan Harbine girmemizle birlikte neler yaşadıklarına şahit olacaksınız.

Yüzyıllarca Türklerin devletine Millet-i Sadıka denilerek hizmet etmiş bir milletin, Türklere nasıl düşman edildiğini, isyana nasıl hazırlandığını okuduğunuzda ise hayretler içerisinde kalacaksınız. Türklerin sahip oldukları toprakları ele geçirmek amacında olanlara maşa olduklarını anlayamadan, denizden denize devlet kurma hayalleri kullanılarak kukla haline getirilenlerin akla hayale gelmeyen yaptıklarını okuyacaksınız. 

Bu kitapta, ondokuzuncu yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan bazı tarihi olaylar roman kurgusu içerisinde anlatılmıştır. Van’daki ikinci Ermeni İsyanında yaşananların anlatıldığı sayfaları çevirirken belki gözleriniz dolacak, belki derin bir sızı kaplayacak kalbinizi, belki de öfkeleneceksiniz. Ama şuna emin olun ki okuyacaklarınız, oralarda yaşananların çok cüzi bir kısmıdır. Okumayı bitirdiğinizde ise Ermeni Tehcirinin neden yapıldığını, aslında soyu kırılanların Türkler olduğunu tam manasıyla anlamış olacaksınız…