
İnsanlar bazen
kaybettikleri için ağlarlar, bazen de kavuştuklarında. Bazen acı çektiklerinde
ağlarlar, bazen de çok sevindiklerinde. Bazen bir an görebilseler ağlarlar,
bazen de hiç göremeyecekleri için ağlarlar. Ne kadar zıt durumlar değil mi?
Ağlamak insan olmanın
temel göstergelerindendir. Bir insanın ağlaması kendini veya hayatı fark
etmesini, insanların anlayamadıklarını anlayabilmesini sağlayabilir. Necip
Fazıl’ın Reis Bey adlı tiyatro eserinde meşhur bir bölüm vardır. Bu eseri
okuduysanız, tiyatroda veya sinema filmini izlediyseniz bu sahneyi kolaylıkla
hatırlayabilirsiniz. Ağlayabilseydiniz anlayabilirdiniz ifadesi çerçevesinde
hayatı irdeleyen bir merhamet bakış açısı ifade edilir. Belki de anlayabilmenin
en önemli şartı ağlayabilmektir…
Bunların yanı sıra olur
olmaz her şeye ağlayanlar vardır ki bunlara sulugöz tabiri yakıştırılmıştır.
Gözlerden dökülen her damla yaşın bir değeri olsa da bu tarz kişiler için göz yaşının
bir değeri yoktur. Hoyratça ağlamak gözyaşının ve kişinin değerini de düşürür.
Bir de ağlayarak insanları kandıranlar vardır. Ağlayan bir insanın yanında olan
bir başka kimse muhakkak ki bu durumdan etkilenir. Bazı sahtekârların
ağlamalarının sebebi de bu olsa gerek, insanları böylece kolaylıkla
kandırabilirler.
Birisini kandıran aslında öncelikle kendini kandırmaktadır.
Bunun farkında olmasa da…
Erkeklerin
ağlamadığıyla ilgili sözler dolaşır durur toplum arasında. Özellikle de bizim
toplumumuzda erkeklerin ağlamasına ayıp gözüyle bile bir bakış serdedilir. Bu
da külliyen yanlış bir bakış ve değerlendirmedir. Erkekler de ağlar, çünkü
onlar da insandır. Belki uluorta ağlamazlar, feveran koparmazlar ama gözyaşları
yine de ıslatır kirpiklerini. Bazen de güçlü görünmek adına ağlamamaya
çalışırlar. O zaman Victor Hugo’nun;
“Ağlamak için gözden
yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken,
insan ağlayamaz mı?”
Mısraları gelir insanın
aklına, insan bazen böyle gözyaşı dökmeden de ağlayabilir. Muhtemel ki o
gözyaşları gönüllerine doğru akıp gitmektedir.
“Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkıt ne bilir,
Mübtelâ-yı
gama sor kim geceler kaç sâ'at.”
(En uzun gecenin
hangisi olduğunu ne müneccim, ne de saat ayarlayıcıları bilir…
Gam tutkunlarına sor ki geceler kaç saattir..!)
Gam tutkunlarına sor ki geceler kaç saattir..!)
Her şey gönlünüze göre
hayır ekseninde olsun.
Selamlarımla…
“Ağlamak yasak gündüzleri,
Ağlama olur mu….
ne olur ağlayıp da
beni de ağlatma.
eğer ağlamak isterse gönlün,
hava kararıp,
güneş ufka dalıp,
görünmediğinde ağla.
el ayak çekilip,
herkes uykuya dalıp,
yalnız kaldığında ağla.
Ağla, ağla, ağla…
tan ağarana kadar ağla,
sabah olunca
sil gözyaşlarını hemen.
neden?
diye sorma bana
çünkü,
Ağlamak yasak gündüzleri…”