Bugün sabah işe gelirken gördüm ki ağaçlar çiçek
açmış, rengârenk olmuş dört bir taraf… İçimden “Babam ilkbaharı ve ilkbaharda
açan çiçekleri severdi.” cümlesi geçti. Gözlerimden bir parça buğu yayıldı
kalbime doğru. Sezdirmedim yanımdaki hiç kimseye veya öyle zannettim. Hoş, ben
ne zannedersem zannedeyim aslında öyle olmuyor olsa da…
Yaklaşık dört yıl önce annem dünyasını
değiştirdiğinde yaşadıklarımı yeniden belki de daha fazlasıyla yaşadım babamın
vefatında… İnsan, ne kadar güçlü olduğunu zannederse zannetsin sonuçta aciz bir
kul olduğunu unutmamalıymış. Unutmadığımı sansam da meğer çaresizliğimi,
güçsüzlüğümü daha da derinden yaşayacakmışım ve de yaşadım ailemdeki herkesle
birlikte…
Benim babam Anadolu’nun orta yerinde Konya’nın
Kadınhanı ilçesinin Meydanlı köyünde kendi halindeki bir çiftçinin dördüncü
oğlu olarak dünyaya gelmişti. Zor yıllarda çetin şartlarda başlamıştı hayat
yolculuğu… İlkokulu bitirdikten sonra kazandığı Öğretmen Lisesi sınavıyla belki
bir nebze rahatlamıştı köyde kalan kardeşlerine göre ama o yıllardaki talim ve
terbiye aslına bakılacak olursa çok da rahat değildi.
Öğretmen Okulundan sonra
annemle evlenmişler ve zorlukları birlikte omuzlayarak hayata tutunmuşlardı.
Önce abim dünyaya gelmiş arkasından da ikiz kardeşimle ben. Bizlere bakma
telaşı içinde yıllar geçerken her anne babanın yaptığı gibi ellerinden gelenin
fazlasını yapmaya gayret ederek hem manevi hem de maddi anlamda gelişmemizi
sağlamaya çalıştılar.
Babam,
Türk Milletinin bir ferdi olarak yarattığı için Allah’a şükrederdi. Aklı olan
kim şükretmez ki böyle bir necip milletin ferdi olduğuna? Türk’ü sevdiğinden
dolayı da türkü dinlemeyi de türkü çığırmayı da severdi. Çocukluğuma dair aklıma
geliveren hatıraların güzel olanlarındandır ikiz kardeşimle beni motosikletiyle
dolaşmaya çıkardığında bize söylediği türküleri dinlemek... O yıllarda ne
olduğunu anlamasam da çok dinledim;
“Vardım Hint eline, kumaş getirdim,
Açtım bedestanı sattım oturdum,
Sen benim başıma neler getirdin,
Ben senin kahrını çekemem gönül…”
Diye başlayan bu güzel Erzincan türküsünü...
Her zaman hep iyi olmadı babamla aram, tartıştığımız
zamanlar da oldu hatta küstüğüm zamanlar bile… Hakka o kadar dikkat etmeye
çalışırdı ki uzun yıllar önce kendisiyle tartıştığımız önemli bir konuda bana
karşı hatalı davrandığını anladığını itiraf edebilmişti yıllar sonra... Ne
anneme ne de babama bilerek saygısızlık yapmamaya özen gösterirken onlarla
birlikte mümkün olduğunca fazla zaman geçirmeye çalıştım ki sanırım iyi de
yapmışım. Düşününce onlara dair çok anı geliyor gözümün önüne. Genç dostlarıma
özellikle tavsiye ederim şimdiden bir şeyler yapmaya başlasınlar ve orta
yaşlarda iken anne babalarıyla da birlikte vakit geçirmeye çalışsınlar. İhmal
etmesinler onları, uzaktaysalar birkaç dakika telefonla bile konuşarak
gönüllerini alsınlar. Bir bebek nasıl bakıma muhtaç ise belli bir yaşı
geçtikten sonra bütün insanlar bakıma muhtaç oluyor. Fiziki bir bakım değil
söylemek istediğim, onlara bir gülümseme, hal hatırlarını soruvermek bütün
dertlerini unutturuyor. Gençken pek fark edilmese de anne ve babanın varlığı
evladın her zaman sığınacağı en önemli dayanak. Öksüz olmak da zor yetim olmak
da… Galiba en zoru hem öksüz hem de yetim olmak…
Babam, annemin hastalığının başlamasından vefatına
kadar olan süreçte yaklaşık dört yıla yakın bir zaman annemin yanından
ayrılmadı ve ona elinden geldiğince hatta daha da fazlasıyla baktı.
Babam inandığı gibi yaşamaya özen gösterirdi. Namazlarını
kılar, diğer ibadetlerine de özen gösterirdi. Hacca gitmek de nasip olmuştu, umreye
gitmekte. Hac kurası çıktığı zamanki heyecanlarını hatırlayabiliyorum şimdi
düşününce. Annemin vefat ettiği yıl umreye niyetleniyorlardı yeniden ama nasip
olmadı. Ağzından bir söz çıktı mı
muhakkak yerine getirirdi. Yalana, dolana, dedikoduya tahammül edemezdi.
Söyleyeceği sözü çekinmeden karşısındaki kim olursa olsun söylerdi. Bizleri de
böyle yetiştirmeye özen gösterdi. Kolay diyalog kurardı bundan dolayı da
çocukla çocuk gibi konuşur büyüklerle de büyük gibi davranırdı. Şen, şakrak,
şakacı bir mizacı vardı. Yetmişli hatta seksenli yaşları geçmiş amcalara
“Delikanlı”, teyzelere ise “Genç kız” diye hitap ederdi. Şakalaşır, gülerlerdi
hep birlikte… Tanısın tanımasın yolda giderken kendinden yaşlı olanların
çantalarını falan taşımaya yardım ederdi. İnsanlara selam vermeden, hal hatır
sormadan geçmezdi. İyi niyetli olmadığını anladığı insanlarla ve yalan
söyleyenlerle irtibatını keser ve görüşmezdi. Bir tanıdığının hasta olduğunu
duysa gider ziyaret eder, birinin vefatını öğrense yetişebilirse namazını kılar
yetişemezse muhakkak taziyeye giderdi.
Çok sağlıklıydı babam, dikkat ederdi yediğine, içtiğine,
giydiğine… Solunum yolu enfeksiyonuyla başlayan tedavi süreci düşük dozda
kemoterapi uygulanmasının başlanmasıyla devam etti ve yetmişiki gün sonra
annemin mezarının yanında kendisi için hazırladığı mezar yerine defnetmemizle
son buldu. Çektiği acılar İnşallah günahlarına kefaret olur da annemle birlikte
iki cihan serveri Peygamber Efendimize komşu olurlar.
Yazacağım çok şey var ama daha da uzatmayayım en
iyisi… Herkesin babası kıymetlidir,
değerlidir. Zaman zaman anlaşamasak da tartışsak da benim babam da öyleydi. Dünyasını
değiştirse de hep öyle kalacak benim gönlümde... Babamın kıymetini bildiğimi
sanıyordum ama yine de az bilmişim. Annemin vefatından sonra daha fazla
yakınlaşmıştık, belki de benim yaşımın ilerlemesinin de etkisi olmuştur,
bilemiyorum. Annem de babam da erken değiştirdiler dünyalarını, takdiri ilahi
böyle, her nefis ölümü tadacak. Dayanmak, sabretmek insanın her daim olması
gereken davranışlarından olmalı belki de bu yüzden… Onlar bize çok güzel şeyler
bıraktılar hem manevi hem de maddi olarak. Allah, onlardan razı olsun, mezarlarını
cennet bahçelerine çevirsin, nurla doldursun, rahmetini daim kılsın…
Dünyasını değiştiren Babamın cenazesine katılan,
evimize gelen, telefonla arayan ve başka yollarla taziyelerini bildiren dost,
arkadaş, akraba ve tanıdıklarıma buradan şükranlarımı sunarım. Allah hepsinden
razı olsun. Anne ve babası sağ olanlara imanlı, hayırlı ve sağlıklı ömür, vefat
etmiş olanlara da Allah’tan rahmet dilerim. İnşallah cennet mekânları olur ve
bizler de oralara gidebilirsek oralarda buluşuruz. Peygamber Efendimiz başta
olmak üzere dünyasını değiştiren bütün Müslümanlar için bir Fatiha okuyup göndermenizi
istirham ediyorum.
Selam ve saygılarımla…
Selam ve saygılarımla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder