Annem ve Kanser…


Değerli Okuyucular,

Bu satırları annesi 11 gün önce vefat eden birisi olarak yazıyorum. 12 gün önce bir kimse yanıma gelip “Annen yarın dünyasını değiştirecek ve sen 11 gün sonra onunla ilgili bir yazı yazacaksın” dese ne düşünürdüm bilmiyorum. Ümit ederim ki yazacaklarımı okurken sıkılmazsınız.

2007 yılının Temmuz ayının başlarıydı. Rahmetli annem bağırsaklarının bozulduğunu söylemiş, ben de havaların ısınması sebebiyle bu tür rahatsızlıkların arttığını düşünerek ve bir tabip arkadaşımın önerisi ile bir haftalık ilaç tedavisine başlamıştık. Sonrasında annemin tam olarak iyileşmemesi sebebiyle aile dostumuz olan Genel Cerrahi Uzmanı ağabeyimize birlikte muayeneye gitmiştik. Ardından yapılan tetkikler, biyopsiler, tomografiler derken aklımın ucuna getirmek bile istemediğim kanser hastalığına annemin de yakalanmış olduğunu öğrendiğimde önce çok şaşırmış, birden fazla organa yayılmış olduğunu duyduğumda ise başıma dağlar düşmüştü sanki. Acilen ameliyat olması gerektiği ve dahası Konya’da bu ameliyatın gerçekleştirilemeyecek olması yüzünden aile dostumuz genel cerrahi uzmanı ağabeyimizin ve bu konuda uzman olan arkadaşının önerileri ile Ankara’ya gittik. Annem orada ilk ameliyatını oldu. Sonrasında uygulanan kemoterapi ile karaciğerindeki tümörlerde küçülme oldu. Sonraki yıllarda iki kere daha karaciğerindeki tümörler çıkarıldı. Sayısını bilmediğimiz kadar kemoterapi uygulandı. Anneme ilk başta rahatsızlığı konusunda bilgi vermek istemiştik ama o eski bir sağlık çalışanı olduğu için her şeyi çoktan anlamış ve teşhisini koymuştu bile. İlk ameliyatından sonraki kısa bir süre dışında hep metanetini korudu. Doktorların tavsiyelerine göre davranmaya özen gösterdi. Onun hastalığa karşı savaşındaki gayreti tedavisini yapan doktorları bile şaşırtmıştı. Onunla aynı şekilde hasta olanların 5-6 ay kadar yaşadıkları halde annemin 3 yıldan fazla olan mücadelesi kimileri tarafından örnek olarak bile gösterilmeye başlanmıştı. Annemin tedavi sürecindeki temel düşüncemiz her türlü derdi, hastalığı veren Yüce Allah’ın bütün dertlere ve hastalıklara da şifa verdiği, bu yüzden de şifa için gayret göstermek gerektiğiydi. Annemin şifası ise ilaçlarla oluyordu ve biz de hem doktorlara hem de ilaçlara ulaşabiliyorduk elhamdülillah. Aynı zamanda moralini de hep en üst seviyede tutmaya çalıştık ailemizin bütün fertleriyle birlikte. Annem son iki yıldır dönemler halinde kemoterapi almakta, üçer aylık periyotlarda da kontrolleri yapılmaktaydı. Her şeyin iyiye gittiğini düşündüğüm bir zamanda annemin karaciğeri ile ilgili bazı tetkiklerinin normalden çok farklı çıkması ve sonrasında çekilen MR ile de annemin ellerimizi bırakıp gitmekte olduğunu fark ettiğimde ise o ilk teşhis günü hissettiklerimin aynısını hissettim. Tek bir yol vardı o da ameliyat olmasıydı. Ameliyat oldu ama 5 günlük bir yoğun bakım sürecinden sonra benim güzel annem dünyasını değiştirdi. Bu duruma çok üzüldüm ama sonra hatırladım ki doğan herkes vakti geldiğinde dünyasını değiştirecek. Bakara Sûresi 156. Ayette belirtildiği gibi; “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun” “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz.”

Bir yakınınız kanser hastası ise size tavsiyem şudur. Öncelikle elinizdeki imkânlar çerçevesinde modern tıbbın uyguladığı metotlarla tedavi için gayret gösterin. İnsanların ümitlerini sömürenlerin doğruluğu bilimsel olarak ispat edilmemiş hiçbir tedavi yolunu denemeyin. Bilmem ne otu ile falanca iyileşmiş, filancanın hiçbir şeyi kalmamış gibi söylemlere itibar etmeyin. Hastalığın durumuna göre Tıbbi Onkoloji Uzmanının uyguladığı tedavi sürerken de doktorunuzun önerilerine harfiyen uyun. Hastanızın beslenmesine azami dikkat edin ki gıda olarak tüketilen bazı maddeler ilaçların etkisini azaltmasın. Doktorunuz bu konuda size bilgi verecektir. Burada önemli olan bir hususu da sakın ihmal etmeyin. Hem kendi moralinizi hem de hastanızın moralini en üst düzeye çıkarmaya gayret edin. Biz bu belirttiklerime göre davrandık ve Allah’ın izni ile başarılı da olduk. Ta ki takdiri ilahi oluncaya kadar. Bu arada şunu da unutmayın hastanıza karşı kesinlikle yapmacık davranmayın, hastanız bunu kolaylıkla anlayabilecek ve bu yüzden de üzülecektir.

Annenizin ve sevdiklerinizin kıymetini onları kaybetmeden bilmek çok önemli. Ben annemin kıymetini her daim bildiğimi düşünüyorum. İnşallah yanılmıyorumdur. Hasta olmadan ve hastalandıktan sonra da her gün onu ziyaret ederdim. En az 15-20 dakika kadar yanında durur, konuşur, gönlünü hoş eder, hatırını sorardım. Benim bu şekilde ziyaret etmemden memnun olduğunu gözlerinden anlardım. Uğrayamazsam telefon eder birkaç dakika konuşurdum. Şimdi eve uğrasam salondaki koltukta oturup pencereden dışarıyı seyrettiğini, telefon etsem onun telefonu açacağını sanıyorum ama bunların olmayacağını da biliyorum. Ne garip şey değil mi? Allah mekânını cennet eylesin…

Umarım yazdıklarımdan dolayı sıkılmamışsınızdır. Dünyasını değiştiren Annemin cenazesine katılan, evimize gelen, telefonla arayan ve başka yollarla taziyelerini bildiren dost, arkadaş, akraba ve tanıdıklarıma buradan şükranlarımı sunarım. Allah hepsinden razı olsun. Anne ve babası sağ olanlara hayırlı ve sağlıklı ömür, vefat etmiş olanlara da Allah’tan rahmet dilerim. İnşallah cennet mekânları olur ve bizler de oralara gidebilirsek oralarda buluşuruz. Peygamber Efendimiz başta olmak üzere dünyasını değiştiren bütün Müslümanlar için bir Fatiha okuyup göndermenizi isterken Cahit Sıtkı TARANCI’nın meşhur şiirinin son satırları ile bugünkü yazımı da nihayetlendirmek istiyorum.

“Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.”

Selam ve saygılarımla… (21.06.2011)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder