Kadınlar hakkında kısacık hatırlatma…


Değerli Okuyucular;

Bugün nereden aklıma geldiyse böyle bir şeyler yazmak geçti içimden. İlginizi çeker mi bilmem ama başlarken belirtmem de fayda var, bence kadınlar dünyanın mihenk taşıdır. Şimdi geçmişe doğru giderek bu yazımıza başlamış olalım.

Hepimiz biliriz ki Allah(c.c.) ilk insan Hz.Adem’i yarattıktan sonra Hz.Havva’yı ona eş olarak yaratmıştır. Bu yüzden insanların soyu Hz.Adem ve Hz.Havva’ya dayanmaktadır. Kadınlar ve erkekler insanlık tarihi boyunca birbirlerine eş olsalar da kadınlar yaradılışları gereği erkeklere kıyasla daha güçsüz ve narin olmalarından dolayı bazı dönemlerde en kötü muamelelere tabi tutulmuşlardır. Alınıp satılabilen bir meta olarak görüldükleri, yalnızca köle olarak bir takım işleri yapmak zorunda bırakılarak hayatlarını sürdürebilmelerine imkan tanındıkları zamanlar az değildir. Bugünkü tarih bilgimize göre Eski Roma ve diğer topluluklarda, Cahiliye dönemindeki Arap Yarımadasında hürriyeti yanında yaşama hakkı bile olmayan varlıklar olarak da görülmüşlerdir. Düşünün ki kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi ne büyük bir vahşettir. Peygamber Efendimizin nübüvvetinden sonra ise Arap Yarımadasında ve İslamiyeti kabul eden topluluklarda kadınlar olması gereken saygınlığına ulaşmışlardır. İnanç hürriyetinin bile olmadığı bir topluluktan Hz.Rabia-tül Adeviyye gibi hanım veliler, evliyalar olan bir zamana geçilmiştir.

Birçok millet kadınlara hak ettiği saygıyı göstermese de Türkler açısından tarih boyunca durum biraz farklı olmuştur. Belki de dünyada kadınlara en fazla saygıyı ve değeri gösteren millet Türkler olmuştur. Bu saygı destanlarda, dilden dile anlatıla gelen hikayeler de bile bulunmaktadır. Kadınlara mümkün olduğunca her türlü eğitim verilmeye çalışılmış hatta aynı çağlarda yaşayan diğer topluluklardan farklı olarak ata binmek, ok atmak, kılıç kullanmak gibi genelde erkeklerin yapabildikleri bir takım şeyler bile öğretilmiştir. Kitab-ı Dede Korkut’u okuyanlar Bamsı Beyrek ile Banuçiçek hikayesini hatırlarlarsa burada saydıklarımı daha iyi anlayacaklardır. Tabii ki burada verdiğim örnekler iyi olanlardır, muhakkak ki kişi nispetinde zulüm görenler de olmuş ve belki de hâlâ olmaktadır.

Kadınların önemi aslında insan hayatının her safhasında gizlidir. İnsanların bir anne ve babası olsa da hamilelik döneminden itibaren en fazla meşakkat çeken anneler yani kadınlardır. Çocuklar dünyaya geldikten sonra onları besleyen, büyüten varlıklar da annelerdir. Erkeklerin birtakım vazifeleri olsa da çocuklar üzerinde en fazla gayret ve ihtimam annelere aittir. Tabii ki bazı istisnai haller olabilirse de genel geçer kaide budur. Çocukları bir hamur gibi eğiten ve birçok şeyi öğretenler yine kadınlardır. İnsan hayatında kadın o kadar önemlidir ki mümkün olabildiğince en üst seviyede eğitim ve öğretime tabi tutulması bence en büyük yükümlülüktür. Şöyle bir düşünün annelerimiz, ablalarımız, kız kardeşlerimiz, kızlarımız, âşık olduklarımız, bizlere âşık olanlar hep kadınlardır. İnsanların geçmişini şekillendiren, geleceğinin de biçimlenmesindeki en önemli etken olan kadınların her manada yükselmesi ve ilerlemesi insanlığın da mutlak olarak ilerlemesi anlamına gelir. Kadınları alçaltmak ise bir milletin maruz kalabileceği en kötü durumdur. Dünya üzerinde beşeriyetin en düşük olduğu bölgeler kadınların cahil bırakıldığı, meta olarak görüldüğü, ahlâk ve namus kavramlarının olmadığı yerlerdir. Kadınları ahlâk yoksunu haline getirmek veya basit bir takım olgular içerisine hapsetmek onları ve dolayısıyla da beşeriyeti alçaltan bir başka önemli durumdur.

Mihenk taşlarınıza gerekli ehemmiyeti vermeniz dileklerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder