Dünyanın Ortasındaki ŞEHBAL...



















‘Akşehir dendiği zaman insanların aklına gelen ilk kişi kimdir?’ diye sorduğunuzda alacağınız cevap Nasreddin Hoca’dır. Neredeyse birbirleriyle özdeşleşmiş gibidirler. Soruya bir soru daha ekleyip ‘Nasreddin Hoca, neden Akşehir’e gelmiştir?’ diye sorduğunuzda ise pek az kişi size cevap verebilecektir. Bilenler bilir ki Nasreddin Hoca’nın bu güzide şehre gelip yerleşmesindeki en büyük etken o yıllarda burada bulunan iki önemli şahsiyettir. Bunlardan birisi aynı zamanda Mevlâna Celaleddin-i Rumi’nin de hem çağdaşı hem de dostu olan Seyyid Mahmud Hayrani diğeri ise babası Horasan Erenlerinden olan Şeyh İbrahim Veli Sultan’dır. Bu romanda geçmişe doğru giderken buraların yurt olmasında etkileri olan bu iki velinin türbelerinde bile rahat bırakılmadıklarını farklı bir kurgu içerisinde okuyacaksınız. Ülkemizden kaçırılan Türk-İslam Medeniyetine ait iki önemli sanat eserinden olan ve ayrıca Yitik Miras Listesinde bulunan iki şaheserin başına gelenleri, birbiriyle çok farklı bir biçimde ilişkilendirilmiş aşk öyküleriyle birlikte okurken, aynı zamanda Akşehir’i de tanıyacak, sokaklarında yürümeye başladığınızı hissedecek, hatta bu şehre ve sahip olduklarına hayran kalacaksınız. Şüphesiz ki sırf yaşadığı yer ve zamanda değil bütün dünya için çok önemli bir değer olan Nasrettin Hoca’nın yanında Akşehir’in daha birçok kıymete haiz, maddi manevi sayısız varlıkları olduğunu da öğreneceksiniz. İçinizde oraları görme merakının uyandığını fark edeceksiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder