Gerçeklere Fransız Kalanlara!


Ermenilerin Yaktıkları Kars Şehri

 20. yüzyılın üzerinde en çok spekülasyon yapılan olayı Osmanlı Devleti’nin bazı bölgelerinde yaşayan Ermeni halkın, yine Osmanlı Devletinin sahip olduğu başka bir bölgeye tehcir edilmesidir. 1915’te Ermeni vatandaşlarına karşı yapılan bu zorunlu tehcir hareketini bir soykırım ya da etnik temizleme şeklinde ifade etmek, bu şekilde kabul etmek bile art niyet taşımaktadır.

Osmanlı Devleti tebaası olan Ermeniler yüzyıllarca Anadolu’daki Müslüman Türk halkıyla huzur ve güven içerisinde yaşamıştır. Öyle ki büyük çoğunluğu kendi dilini unutmuş, yalnızca Türk Dilini kullanmaya başlamışlardır. Amerika Birleşik Devletlerine göç etmiş olan ilk kuşak Ermenilerin kiliselerinde yapılan ayinlerin Türkçe olduğu ABD’li araştırmacıların yayınlarında belirtilmektedir. Osmanlı Devletinde üst düzey yönetici olmuş Ermeni sayısı azımsanmayacak kadar fazladır. Hatta Sultan’ın özel tabibi olan Ermeniler bulunmuştur. Dr.Bogos Sasyan, Dr.Manuel Sasyan, Dr.Sarkis Garabedyan bunlara örnek verilebilir.

Şehid Talat Paşa

         
1.Dünya Savaşına girerken Ermenilerin Çarlık Rusya’sı ile ittifak yapmaları, Çarlık Rusya Ordusunda Ermeni birliklerinin kurulması, Doğu Anadolu’da Ermeni Taşnak ve Hınçak Partilerine mensup Ermenilerin Müslüman Türk halkına karşı giriştiği katliam Osmanlı Devleti yöneticilerini tedbirler almaya sevk etmiştir. Talat Paşa bütün sorumluluğu üzerine alarak yalnızca Van, Bitlis, Erzurum yörelerinde yaşayan Ermenilerin güneye doğru tehcirini emretmiştir. Bu bölgeler dışındaki Ermeniler tehcire tabi tutulmamış, isyancı oldukları tespit edilenlerin yakınları tehcir edilmiştir. Tehcir yani zorunlu göç hareketinin sebebi sadece askeri bir zorunluluk olan meşru güvenliktir. 1915 yılı şartlarında her türlü önlem alınarak tehcir işlemi gerçekleştirilmiştir. Ne yazık ki tehcir esnasında Ermenilerden salgın hastalıklardan dolayı hayatını kaybedenler olduğu gibi eşkıya ve çete baskınları yüzünden de ölenler olmuştur. Osmanlı Devleti kayıtlarına göre toplam 438.000 Ermeni tehcire tabi tutulmuş, bunlardan 382.000’i tehcir bölgesi olan Osmanlı toprağı Suriye’ye ulaşmıştır. Bazı art niyetlilerin iddia ettiği gibi ülke dışına da sürgünü söz konusu değildir. Salgın hastalıklar yalnızca Ermenileri değil bütün halkı etkilemiş, o dönemde en az etkilenecek topluluk olan Osmanlı Devleti askerlerinden yaklaşık 400.000’i hiç savaşmadan salgın hastalıklar yüzünden hayatını kaybetmiştir.

Ermeniler, Çarlık Rusya’sının politikalarına alet olmuş, devlet kurmak vaatleriyle Birinci Dünya Savaşından 25-30 sene önceden başlayarak gizli bir şekilde Ruslar tarafından silahlandırılmışlardır. Osmanlı Devleti'nin 1914 Kasımında Almanya'nın yanında savaşa katılması, Ermenileri destekleyen Batılı Devletlerle Rusya'yı, yeni bir politikayı uygulamaya itmiştir. 30 Kasım 1914 tarihinde yayınladıkları bildiride, “Dünyanın dört yanından Ermenilerin Rus ordusu saflarına katıldığı, Rus bayrağının Çanakkale ve İstanbul boğazlarında dalgalanacağı, hristiyan inancından dolayı acı çekmiş olan Türkiye Ermeni halkının Rus koruması altında yeni ve özgür bir hayata kavuşacağı” vurgulanmıştır. Gerçekten de daha sonra Rus, İngiliz ve Fransız ordularında, Ermeni askerleri yer almıştır.

Şehid Enver Paşa
                                                                                                                                                    İstanbul'da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Askerî Ateşesi Joseph Pomiankowski de Ermenilerle Ruslar arasındaki ilişkiyi şu şekilde açıklamaktadır : "Talat ve Enver Paşa, hemen harp başlar başlamaz, Ermenilerin düşman tarafını tutmaları, bilhassa Osmanlı ordusuna karşı düşmanca girişimlerde bulunmaları halinde şiddetli karşı önlemler alınacağı hususunda kesinlikle uyardı. Buna rağmen Ermeniler, Türklere karşı düşmanca faaliyetlerde bulunmaktan, bilhassa Türk silahlı kuvvetlerine saldırmaktan geri kalmadılar. Başlangıçta çok sayıda Ermeni asker, bazı Ermeni subayları, başlarında bir Ermeni milletvekili olduğu halde kaçıp Rusya'ya gittiler. Bunlar, Rus hududunu geçen Ermenilerle birlikte Ermeni gönüllü alaylarına katıldılar. Rusların safında Türk hududunu geçerek Müslüman halka barbarca saldırılarda bulundular. Ermeni haydut çeteleri Osmanlı ordusunun gerisine, ikmal kuvvetlerine, postalara ve bağımsız birliklere hücum ettiler. Türk hükûmeti ve ordusunun ileri gelenleri, Ermenilerin genel bir ayaklanmaya girişecekleri hususunda endişe etmekte haksız değildi. Gerçekten de bu isyan Nisan 1915'te Van'da patlak verdi.”

İstanbul’daki Alman Büyükelçi vekili Neurath da 26 Haziran 1915 tarihli raporunda “Türk hükümeti, Doğu Anadolu’daki Ermeni halkını, yoğun olduğu eyaletlerde ihtilâl çıkarmalarını engellemek için askerî sebeplerden dolayı sürgün etmiştir” Ermenilerin o zamana kadar yürüttükleri faaliyetler ve kendi ülkelerine karşı olan dış güçlerle işbirliği yapmaları, tehcir kararını zorunlu hale getirmiştir. Bunlara rağmen daha tehcir kararı alınır alınmaz Osmanlı Devleti ile savaş halinde bulunan İtilâf Devletleri bir deklarasyon yayınlayarak Osmanlı Devleti’ni suçlu ilân etmişlerdir. ABD Başkanı Wilson'un, Amerika'nın savaşa katılımını meşrulaştıracak ve bunun için kamuoyu oluşturacak bir takım olayların bulunması yolundaki talimatı doğrultusunda, o sırada Osmanlı nezdinde büyükelçi olan Henry Morgenthau Ermeni tehciri meselesini ele almıştır. Morgenthau, ezilmekte ve yok edilmekte olan mazlum bir hristiyan millet olarak değerlendirdiği Ermenilerle ilgili gelişmeleri ve Ermenilerin zorunlu göçü sırasında meydana gelen bazı ölüm olaylarını, çok başarılı bir katliam propagandasına dönüştürmüştür.


Şehid Cemal Paşa

1.Dünya Savaşının sona ermesinden sonra Ermenilerin geri dönmelerine müsaade edilmiştir. Ermeniler Rusya ve İngiltere’nin menfaatleri için kullanılmıştır. Daha sonra bu devletler arasına Fransa da katılmıştır. Bu devletlerin menfaatlerinin gerçekleştirilmesi doğrultusunda maşa olarak kullanılmışlardır.

Osmanlı Devleti’nin 1915’de meşru güvenlik önlemi olarak bazı bölgelerde yaşayan Ermenileri bir süreliğine tehcir etmesi en tabii hakkıdır. Muhakkak ki bu esnada yanlışlıklar da olmuştur. 1.Dünya Savaşı sırasındaki tehcir esnasında görevlerini tam olarak yerine getirmeyen, Ermenilere karşı suç işleyen 1673 kişi tutuklanmış, Askeri Mahkemelerde yargılanmış, bunlardan 67’si idam cezasına çarptırılmış, 524 kişi de çeşitli cezalara çarptırılmıştır. İdam edilenler içerisinde üst düzey yönetici kişiler de bulunmaktadır.

Osmanlı Ermenileri hiçbir zaman felakete, soykırıma, katliama maruz kalmamıştır. 1915 yılındaki zorunlu tehciri soykırım olarak nitelenmesi Türkiye Cumhuriyetinin Uluslar arası alandaki menfaatlerine aykırıdır. Bugün devletimizin gayretleriyle bütün dünyada Osmanlı Ermenilerine uygulanan tehcirin sebebinin ne olduğu, hangi şartlarda yapıldığı ve diasporanın propagandasında belirttiği gibi bir soykırım olmadığı dünya kamuoyunca anlaşılmıştır.

Buna rağmen bugün Fransa Meclisi, “Ermeni Soykırımı” nın yapılmadığını söyleyenlere karşı cezai müeyyide uygulanmasını sağlayacak yasa teklifini onaylamakla siyasal ve kültürel bağnazlığının, bir ülkeyi ne hâllere düşürebildiğinin tipik bir örneğini sergilemiştir. Bu Fransız Kanununun 577 üyesi bulunan bir Meclis’te sadece 37 milletvekilinin oylarıyla geçmesi, bu kararın Fransız halkına yüklediği tarihî sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Fransa’nın fikir ve düşünce özgürlüğü ilkesinin doğup, dünyaya yayıldığı merkez olduğunu, 1789’dan bu yana sürekli tekrarlayıp itibar kazanmaya çalışanların, aslında hastalıklı bir toplumsal yapının, zihin çarpıklığının sahibi oldukları böylelikle görülmüş oldu.

Türk Devlet Felsefesi yüzyıllar boyunca güçsüzü ezmeyi, zulüm ve soykırım yapmayı reddetmiştir. İ’lây-ı Kelimetullah uğruna dünyaya fetihlerle nizam veren atalarımız insanlığa kan ve gözyaşı değil sevgi ve barışı hediye etmişlerdir. Siyasi mülahazalarla Parlamentolarında kabul ettikleri "Ermeni Soykırım Yasaları" ile şanlı Türk tarihine kara çalmaya çalışan, gerçeklere Fransız kalan başta Fransa Devleti olmak üzere sözde “Ermeni Soykırımı” ile ilgili meclislerinde kanunlar çıkaran hak ve adalet duygusundan yoksun yağmacı-emperyalist ülkelerin tarih kitaplarında hangi hislerle hatırlanacağı aşikârdır…




Iğdır Soykırım Anıtı-Bu Anıt Ermenilerce Katledilen TÜRKLER için yapılmıştır.
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder