Aslında her çağda MOBBİNG vardı…

Zannetmeyin ki geçmişte yaşamış olan insanlar bizlerden çok farklıydı. Onlar da bir anne ve babaya sahipti. Büyük çoğunluğu küçük topluluklar halinde değişik coğrafyalarda hayatlarını sürdürüyorlardı. Yaşadıkları bölgelerin özelliklerine göre kimi hayvancılık yapıyor kimi tarımla uğraşıyordu. Deniz, göl ve akarsu kenarlarında yaşayanlar ise buraların nimetlerinden yararlanıyorlardı. Bir kısmı ise de bu topluluklarla savaşarak, şayet ölmezlerse elde ettikleri ile yaşıyorlardı. Okuma yazma bilenlerin bilmeyenlere oranı ise değerlendirmeye bile alınmayacak kadar azdı. Zamanla her şey değişse de insanların yalnız biyolojik değil psikolojik ve sosyolojik özellikleri de günümüze kadar çok fazla değişikliğe uğramadan ulaştı. Okuma yazma bilenlerin sayısının artması neticesinde insanların okudukları ile hayatlarını şekillendirebilmelerini sağladıklarını söyleyebilmek çok da doğru olmaz gibi geliyor bana ama umarım yanılıyorumdur.
 14 Mayıs 2011 günü Hasta Sağlık Çalışanı İlişkilerinde Güncel Konular sempozyumunda Sn.Prof.Dr.Hamit HANCI tarafından yapılan sunumu dinlerken ben de mobbing ile ilgili bir yazı yazmaya karar verdim. Karar vermenin kolay olmasına rağmen yapabilmenin zorluğu sebebiyle ancak bugün yazabildim.
 Mobbing, Latince “mobile vulgus” sözcüğünden gelmektedir. Kararsız kalabalık, şiddete yönelmiş topluluk gibi anlamlar taşımaktadır. İngilizcede “mob” eylemi, bir yerde toplanmak, saldırmak ve rahatsız etmek demektir. Bir ülkenin en değerli sermayesi olan insan kaynaklarına zarar veren ve bunun sonucunda da birey, kurum, ve toplum düzeyinde hem sosyal, hem psikolojik hem de ekonomik açıdan kayıplara neden olan mobbing kavramının iş dünyası bağlamında Dr.Heinz Leymann tarafından yapılan tanımı ise şöyledir:
“Mobbing, duygusal bir saldırıdır. Bir veya birkaç kişi tarafından diğer bir kişiye yönelik olarak düşmanca ve ahlak dışı yöntemlerle sistematik bir biçimde uygulanan psikolojik bir terördür.” (1)
Mobbing, özellikle hiyerarşik yapılanmış gruplarda ve kontrolün zayıf olduğu örgütlerde, gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğerlerine psikolojik yollardan, uzun süreli sistematik baskı uygulamasıdır.(2) Türkçe karşılık olarak yıldırma, bezdirme, zorlama gibi sözcükler önerilse de bugün için kabul edilmiş bir sözcük yoktur.
Bu tanımlardan sonra “Ben de iş hayatımda bu tür bir durumla karşılaştım.” Diyenlerin olacağını tahmin edebiliyorum. Çalışma hayatındaki insanların büyük çoğunluğu bu tür bir tecrübe yaşamıştır. Aslında her çağda mobbing vardı derken kasdetmek istediğim de buydu. Mobbing diye isimlendirilmese de insanların birileri için çalışmaya başladığı ilk andan itibaren bu olgu da başlamıştır.
Kimler mobbinge maruz kalır sorusu aklımıza gelirse bunun karşılığı da genel olarak şu sayacaklarım olacaktır;
·         İşini çok iyi, hatta mükemmel yapan;
·         İlişkileri olumlu olan ve çevresindekilerce sevilen;
·         Çalışma ilkeleri ve değerleri sağlam, bunlardan ödün vermeyen;
·         Dürüst ve güvenilir, kuruluşa sadık;
·         Bağımsız ve yaratıcı;
·         Zorbanın yeteneklerinden üstün özelliklere sahip olan kişiler.
Zorbalar ise, aşırı kontrolcü, korkak, nevrotik ve iktidar açlığı olan kişiler olarak tanımlanıyor. (Leymann)
Mobbing herhangi bir kültür, ırk vb. farkı gözetmeksizin her yerde ortaya çıkabilmektedir. İşyerlerinde gerçekleşen psikolojik taciz süreci içerisinde üç tip rol ayırt edilir.
• Mobbing uygulayanlar (saldırganlar, tacizciler).
• Mobbing mağdurları (kurbanlar).
• Mobbing izleyicileri.
Dolayısıyla çalışma yaşamında herkes, bu roller bağlamında mobbing olgusu içinde rol almaya adaydır. Kendine ait rolü oynayan bu üç grubun her birinin, kendi özelliği ve etkinliği var olup, aynı zamanda birbirlerini de etkilemektedirler.(3)
Kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör işyerlerinde gerçekleşen psikolojik taciz, çalışanların itibarını ve onurunu zedelemekte, verimliliğini azaltmakta ve sağlığını kaybetmesine neden olarak çalışma hayatını olumsuz etkilemektedir.
Kasıtlı ve sistematik olarak belirli bir süre çalışanın aşağılanması, küçümsenmesi, dışlanması, kişiliğinin ve saygınlığının zedelenmesi, kötü muameleye tabi tutulması, yıldırılması ve benzeri şekillerde ortaya çıkan psikolojik tacizin önlenmesi gerek iş sağlığı ve güvenliği gerekse çalışma barışının geliştirilmesi açısından çok önemlidir.(4)
Son yıllarda ülkemizde bu konu ile ilgili çalışmalar artmıştır. T.C. Başbakanlık Makamınca 2011/2 sayılı genelge ile hem kamu hem de özel sektörde mobbingle mücadele için önemli bir adım atılmıştır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezindeki(Alo 170) görevliler aracılığıyla işyerinde psikolojik tacize uğrayanlara yardım ve destek verilmeye başlanmıştır.
Mobbingle İle Mücadele Derneğinin, zorbalığa maruz kalanlara destek olmak, bilgilendirme ve hukuki yardım etmek için kurulmuş bir sivil toplum örgütü olduğunu da yukarıda belirttiğim sempozyumdaki sunumdan öğrendim. Toplumu eğitim yoluyla bilgilendirip, psikolojik tacizi kamuoyu ile paylaşarak duyarlılık oluşturmak gayesi güdülmekteymiş. Böyle ulvi bir amaç için bu derneği kuranlara ve yöneticilerine ayrıca şükranlarımı sunarım. Dernekle ilgili geniş bilgiye http://mobbing.org.tr/ adresinden ulaşabilirsiniz.
Kısa bir bilgilendirme yazısı yazmak düşüncesinde idim ama galiba biraz uzun olmuş. Umarım sıkılmadan okumuşsunuzdur. Mobbingle ilgili daha geniş bilgi edinmek isterseniz aşağıda belirttiğim dipnotlardaki internet adreslerini ziyaret etmenizin iyi olacağı kanaatindeyim...
Selam ve saygılarımla…

(1) Mobbing Kavramının Türkçe Serüveni, Oktay Eser, İstanbul Kültür Üniversitesi, http://turkoloji.cu.edu.tr/YENI%20TURK%20DILI/oktay_eser_mobbing_kavrami.pdf
(3) İşyerinde Psikolojik Taciz, Prof. Dr. Pınar TINAZ, Marmara Üniversitesi, İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü http://www.calismatoplum.org/sayi11/tinaz.pdf
(4)T.C.Başbakanlık 2011/2 Sayılı Genelgesi, İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi. http://www.basbakanlik.gov.tr/genelge_pdf/2011/2010-0010-006-3351.pdf#page=1

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder